Birleşmiş Milletler'in Etkililiği ve İstatistik
Birleşmiş Milletler (BM) ve onun barışı koruma kolu ciddi bir halkla ilişkiler sorunu yaşıyor.
Birleşmiş Milletler (BM) ve onun barışı koruma kolu ciddi bir halkla ilişkiler sorunu yaşıyor. Haberler çoğunlukla, BM barışı koruma görevi sırasında sahada meydana gelen ölümleri, personel tarafından cinsel istismarı ve çoğu zaman çarpıcı organizasyonel başarısızlıklar dahil olmak üzere, görevlerin olumsuz yönlerini vurgulama eğiliminde. Örneğin Boot (2000), BM'nin barışı koruma görevinde neredeyse hiç azalmayan bir başarısızlık siciline sahip olduğununu iddia etmiş; Autesserre (2019) ise BM barış güçlerinin çoğu zaman en temel hedeflerine ulaşamadıklarını söylemiş. Politikacılar bu çalışmaları ve değerlendirmeleri, BM barışı koruma fonlarındaki derin kesintileri haklı çıkarmak için kullanmaya çok hevesliler. Örneğin, Donald Trump, göreve başladığından bu yana, ABD'nin BM barışı korumaya aktardığı fonu %40 oranında düşürmeye çalıştı ve 2016'da verilen 2,5 milyar doların yarısından daha azını aktaracağını söyledi. Ancak kantitatif çalışamlar farklı bir hikaye anlatıyor. Son yirmi yılda, çok sayıda ampirik çalışma, dünya çapında BM’nin barışı koruma rolünü inceledi. Veriler, barışı korumanın, özellikle de BM Barış Gücü’nün şaşırtıcı derecede etkili olduğunu ezici bir çoğunlukla ortaya koyuyor. Araştırmacılar, farklı veri kümeleri ve istatistiksel modeller kullanarak, farklı zaman dilimlerinden yararlanarak BM’nin barışı koruma girişimlerinin olumlu olduğunu ve istatistiksel olarak anlamlı bir etkiye sahip olduğunu buldu. Diyebiliriz ki, BM barışı korumayla ilgili gerçek sorunlara rağmen, barışı sağlamada oldukça etkilidir.
Bu yazıda, en güncel çalışmaları özetleyeceğim. Bu çalışmalar, BM’nin barışı nasıl sağladığına çeşitli veri setlerinden ve kantitatif yöntemlerden bakacaklar.
Carnegie and Mikulaschek (2020) 1989 ve 2010 yılları arasında gerçekleşen çatışmalarda görevlendirilen tüm BM barışı koruma misyonlarına bakıldığında, barışı korumanın sivillere karşı daha az şiddet ile güçlü bir ilişkisi olduğunu buluyor. Çalışmanın en güçlü yanı araçsal bir değişken yaklaşımı (instrumental variable approach) kullanarak içsellik (endogeneity) ve seçim yanlılığı (selection bias) konularını ele almasıdır - bu durumda, Güvenlik Konseyi üyelerindeki çeşitlilik.
Tablo 1.1.
BM Geçici Üyeleri’nin Bölgeleri ve Başkanlıkları için: https://tr.wikipedia.org/wiki/Birle%C5%9Fmi%C5%9F_Milletler_G%C3%BCvenlik_Konseyi
Tablo 1’de görüldüğü gibi, eğer barış gücünün olduğu ülkenin komşusu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin daimi olmayan üyeliğinin başkanlığını yapıyorsa, barış gücünün bulunduğu ülkedeki BM Barış Gücü personeli sayısında sayısında 491 , eğer ülkenin kendisi daimi olmayan üyeliğin başkanlığını yapıyorsa 864 sayılık bir artış oluyor. Barış gücüne eklenen her 100 asker, her ay 4 kişinin (2SLS; -0.044, yani 4 kişi) daha az zarar görmesini sağlıyor. Aklınıza şu soru gelebilir: peki ama BM Barış Gücü’nün gitmediği durumlar/olaylar/iç savaşlar? Yani biz barış gücünün mevcut olmadığı bir iç savaşı, barış gücünün mevcut olduğu bir iç savaşla ölçmeliyiz ki barış gücünün gerçekten bir etkisi olduğunu anlayabilelim; lakin burada zorlandığımız bir şey var. BM Barış Gücü hiçbir zaman rastgele gönderilmiyor, yani gönderilen güç hiçbir zaman rastgele-gelişi güzel seçilmiyor. Gönderilen yer her zaman belli. Bu durumda gönderilmeyen yeri ölçmemiz çok zor. Bu sorunu çözmemiz gerek. Yazarlar, çözüm olarak quasi-random variation’ına başvuruyorlar. Dönüşümlü (daimi olmayan) Güvenlik Konsey başkanlığı ve Afrika'daki coğrafi bölgeler arasında Konsey koltuklarının değişimi araçsal değişken yöntemiyle inceliyorlar (Yukarıda başkanlık veya başkanın komşusu olmak üzerinden göstermiştim). Sonuçta, Konsey Başkanlığı’nı alan Afrika devletleri, Afrika’daki herhangi bir ülkede gerçekleşen iç savaşın dışsallıklarını en aza indirmek için kendi komşularındaki çatışma bölgelerine konuşlandırılan barış gücü askerlerinin sayısını artırmaya çalışıyorlar (Carnegie and Mikulaschek 2020, 2). Böylece, Konsey Başkanlığı’nın rotasyonunu bir değer olarak almak sonuç veriyor. Gerçekleşen rastgele rotasyon (bu, barış gücünü test etmemizde bir rastgele seçim olanağı sağlıyor: olan veya olmayan durmu ölçebiliyoruz), barışı korumanın sivillerin isyancılardan ve hükümet güçlerinden korunması üzerindeki nedensel etkilerini çözmek için güzel bir tanımlama stratejisi sağlıyor. Başkanlığın değişimi sonucu sayısı artan veya azalan BM barış gücündeki personel sayısına aylık olarak bakarak, ölümlerin ne kadar azaldığını ve azalmadığını anlayabiliyoruz.
Hultman, Kathman & Shannon (2013) yıllar önceki çalışmalarında benzer bir sonuca ulaşmış.
Kullandıkları her modelde (1991-2008 yılları arasında gerçekleşen her barışı koruma görevinde), UN Police (askerler) & UN Police (polis) sayısındaki artışın, hükümet ve isyancıların tek taraflı şiddetinde ölen sivillerin sayısını istatisksel olarak anlamlı derecede azalttığını göstermiş(P<.001*** yani %1 hata payıyla). Lakin bir şeyin her modelde dikkatinizi çekmesi gerek. UN Observers (gözlemciler) sayısındaki her artış, sivil ölümüyle pozitif ilişki içerisinde. Askeri birliklerin ve polisin sivil ölümlerini azalttığını bulsak da, BM Gözlemcileri için katsayı ters yöne işaret ediyor ve daha fazla gözlemci konuşlandırmasının mağduriyeti artırdığını gösteriyor. Gözlemcilerin varlığı, genel olarak, BM'nin savaş süreçlerini gözlemleme yeteneğini geliştiriyor.; lakin gözlemciler üç türden (asker, polis & gözlemci) en zayıf yetkilendirilmiş olanla gruptur. Şiddete yanıt verecek fiziksel kapasiteleri yoktur (Hultman, Kathman & Shannon, 2013, 886). Bu nedenle sayılarındaki artış sivillerin korunmasını beraberinde getirmez.
Felix Haass ve Nadine Ansorg (2018) bu ilişkiye başka bir değişkenle bakıyor. Hipotezleri: Daha yüksek asker kalitesine sahip bir BM barışı koruma operasyonu (1991-2010 arası), sivillere yönelik şiddet düzeyini azaltır. Diğer çalışmalar gibi, ölçtükleri şey hem isyancıların hem de devletlerin gerçekleştirdiği OSV (tek taraflı şiddet). Sivillerin korunmasını, GED veri kümesi tarafından bildirildiği üzere aylık tek taraflı şiddet sayısı olarak ölçüyoyorlar. BM barışı koruma operasyonundaki askeri kaliteyi de Troop/Police Contributing Country (TCC-Asker/Polis Katkısı Yapan Ülkeler) üzerinden ölçüyorlar.
GED verileri: https://ucdp.uu.se/encyclopedia
Hangi ülke ne kadar polis/asker katkısı yapmış: https://peacekeeping.un.org/en/troop-and-police-contributors
Çıkarttıkları sonuç öncekilerle neredeyse aynı. Birleşmiş Milletler Gözlemcilerinin sayısı sivillere olan şiddetle ters orantılı değil. Lakin asker kalitesi, hem asker hem polis sayısı ile beraber sivillere karşı gerçekleşen şiddetle ters ilişkili ve 4 modelde de istatistiksel olarak önemli (en düşüğü +p<0.10, %10 hata payı ama diğerlerinde %5 ve %1’e yaklaşıyor).
Kathman and Wood (2016) BM Barışı Koruma Operasyonlarının savaş sonrası sivilleri koruma rolünü inceliyor. 1992-2010 yılları arası bütün operasyonları inceliyorlar. Kullandıkları veri seti, çatışma sonrası 24 aylık dönemde BM tarafından her bir Barışı Koruma Operasyonuna taahhüt edilen aylık toplam silahlı birlik, silahlı polis ve silahsız askeri gözlemci sayısını kayıt etmiş.
BM askerleri (bağımsız değişkeni), öldürülen sivil sayısıyla olumsuz ve anlamlı bir ilişkide, bu da göreli silahlı birliklerin sayısı arttıkça öldürülen sivillerin sayısının azaldığını gösteriyor. Lakin görüldüğü gibi aynı durum BM Gözlemcileri için geçerli değil.
SONUÇ
Çoğu insan, barışı korumanın olduğu kadar başarılı olduğunun farkında değil - daha önce tartışılan halkla ilişkiler sorunu. Negatif itibarı, olumlu sonuçlardan ziyade başarısızlıkları ve suistimallerin öne çıktığı başarısız BM misyonlarının medyada yer almasından kaynaklanıyor. Çoğu insan BM'nin Ruanda'daki fiyaskosunu biliyor ama Namibya'daki başarılarını bilmiyor. Çok dar bir bağlamda sadece başarısızlıklara odaklanan haber kaynakları yüzünden devletler BM’nin barış gücüne daha az kaynak ayırıyor. Ancak yukarıda görüldüğü gibi, barışı koruma alanı, barışı korumanın barış için ne kadar kritik olduğunu ortaya koyan bir dizi yüksek kaliteli ampirik çalışmaya sahip. Hemen hemen her büyük-n çalışması, barışı koruma ile kan dökülmesinin azalması arasında güçlü, istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki buluyor. Bu çalışmalar, barışı koruma olmadan dünya çapında daha fazla şiddet göreceğimizi ve daha maliyetli müdahale türlerinin gerekli olacağını açıkça ortaya koyuyor. ABD Kongresi tarafından yaptırılan 2018 Genel Muhasebe Raporu, ABD'nin Orta Afrika Cumhuriyeti'ne tek taraflı asker konuşlandırılmasının, ABD'nin mevcut BM misyonuna yaptığı katkının "neredeyse 8 katına" mal olacağını ortaya sürmüş. BM barışı koruma sadece şiddeti azaltmak ve önlemek için gerekli değildir, aynı zamanda bunu yapmanın uygun maliyetli bir yoludur.
Government Accounting Office (2018) Hypothetical U.S. Operation Exceeds Actual Costs for Comparable UN Operation.
Available from https://www.gao.gov/assets/690/689900.pdf.
KAYNAKLAR
Autesserre S (2019) The crisis of peacekeeping: why the UN can’t end wars. Foreign Affairs 98, 101.
Boot M (2000) Paving the road to hell-The failure of UN peacekeeping. Foreign Affairs 79, 143.
Carnegie, Allison, and Christoph Mikulaschek. 2020. “The Promise of Peacekeeping: Protecting Civilians in Civil Wars.” International Organization 74 (4). Cambridge University Press: 810–32. doi:10.1017/S0020818320000442.
Hultman, L., Kathman, J., & Shannon, M. (2013). United Nations Peacekeeping and Civilian Protection in Civil War. American Journal of Political Science, 57(4), 875–891. http://www.jstor.org/stable/23496662
Haass, F., & Ansorg, N. (2018). Better peacekeepers, better protection? Troop quality of United Nations peace operations and violence against civilians. Journal of Peace Research, 55(6), 742–758. https://doi.org/10.1177/0022343318785419
Jacob D. Kathman, Reed M. Wood, Stopping the Killing During the “Peace”: Peacekeeping and the Severity of Postconflict Civilian Victimization, Foreign Policy Analysis, Volume 12, Issue 2, April 2016, Pages 149–169, https://doi.org/10.1111/fpa.12041