Japon Demir & Çelik Endüstrisi (2. Dünya Savaşına Kadar)
19.yüzyılı ve sanayi devrimini düşündüğünde aklıma demir ve çelik üretiminde kullanılan büyük fırınlar gelir. O dönemin İmparatorlukları (ve toplumları) için demir ve çelik önemliydi. Demir, demiryolları, köprüler ve binaların yapımında kullanıldı. Buharlı gemilerin yapımını sağladı ki bu da taşımacılıkta bir devrim yarattı. Aynı zamanda makine, alet ve silah (örneğin top ve top mermisi) üretiminde de kullanılarak imalat ve savunma sanayinin ilerlemesine yardım etti. Ayrıca demir, kanalların ve su kemerlerinin yapımında kullanılarak altyapının genişletilmesini ve malların taşınmasını kolaylaştırdı. Genel olarak, demirin bolluğu ve gücü onu 19. yüzyılda sanayileşme ve ilerleme için temel bir malzeme haline getirdi.
Japonya, Emperyalizm ve Demir Çelik
19.yüzyıl Japonya için karamsar bir yüzyıldı. Neredeyse 200 yıldır yönetimde olan Tokugawa Şogunluğu Japonya’yı dışarıya kapatmıştı. Japonya, fakir olmasının (doğal kaynak yoksunluğu, yeterli tarım arazisinin olmaması gibi) ve izolasyonun sağladığı avantaj sayesinde Batılı devletler tarafından kolonize edilmemişti ama aynı durum komşuları için geçerli değildi. Birinci ve İkinci Afyon Savaşları (1839-42 & 1856-1860) Asya’nın başat gücü olan Çin’in Batı İmparatorluklar karşısında güçsüz olduğunu göstermişti. İngilizler, 1824 yılında ilk Burma savaşını kazanmıştı; Endonezya’nın neredeyse tamamı 1826 yılında Hollandalıların kontrolüne geçmişti; Fransızlar, 1862 yılında Hindiçin’e giriş yapmıştı. Batı İmparatorlukları Asya’daki nüfuzlarını artırıyordu. Japonya da her an işgal edilebilirdi.
Japonya, diğer ülkeler gibi sömürülmek istemiyordu. Bu oyunu (emperyalizm) Batılı İmparatorluklar gibi oynaması gerektiğinin farkındaydı. Batılı ülkelerin Güneydoğu Asya ülkelerinde ve Çin’de yaptıklarını görünce, modern silahlar için demir ve çelik teknolojisinin önemini fark etti. İlginçtir ki bu konudaki ilk adım Meiji restorasyonundan önce atıldı, yani Tokugawa Japonya’sında. Bu dönemde modern demir üretim teknolojisini başlatan kişi bir tıp öğrencisi olan Oshima Takato idi. Bunun nedeni biraz karmaşık. Tokugawa Şogunluğu döneminde (neredeyse 220 yıl) sadece Hollandalılar Japonya ile ticaret yapabiliyordu. Bu ticaret Nagasaki/Dejima bölgesine kurulan yapay bir adadaki küçük bir yerleşke üzerinden gerçekleşiyordu. Bu mahallede yaşayan Hollandalı tüccarlar Japon adalarına geçemiyordu; aynı şekilde Japon siviller bu yerleşkeye geçemiyordu. Belirli istisnalar vardı. Bu istisnalardan biri Hollandalılardan tıp eğitimi almak isteyen kişilerdi. Bu eğitime “Hollanda Çalışmaları” veya Renpo deniliyordu. Oshima Takatou (大島 高任) Morioka bölgesindeki görev yapan bir samurayın oğluydu. 17 yaşında (1842 yılında), Hollandalılardan tıp eğitimi (Renpo - 蘭方医学, Edo döneminde Nagasaki’deki Hollandalıların verdiği Batılı tıp eğitimi) alan diğer iki Japon’un altında doktorluk eğitimi almaya başlamıştı. Aynı zamanda madencilik öğrendi. 10 yıl sonra Mito bölgesinin daimyosu Tokugawa Hitoaki tarafından Naka Minato fırınını inşa etmek için bölgeye davet edildi. İlk denemesi başarılıydı. Fırını inşa etmiş ve başarılı bir şekilde ilk top dökülmüştü. Modern anlamda bir fabrika değildi ama ilk adımlarıydı.
Belki de Oshima'nın tutkusu ve adanmışlığı olmasaydı, Japon demir çelik endüstrisinin gelişimi gecikecekti. Diğer ülkelerde olduğu gibi Japonya'da da sanayileşmenin başlangıcını ateşleyecek bireysel bir girişimciye ihtiyaç vardı.
Meiji Döneminden İkinci Dünya Savaşına
Meiji Restorasyonunu takiben Japonya, Kamaishi bölgesinde devlet yardımıyla demir çelik endüstrisin temellerini (birkaç geniş çaplı fırın kuruldu) attı. Diğer pek çok sektörde olduğu gibi demir ve çelikte de modern fabrika üretimine yönelik ilk girişimler, Meiji döneminde gerçekleşmiştir. Örneğin 1868 ve 1881 yılları arasında Meiji yönetimi, pamuk, ipek, madencilik, gemicilik, gemi inşaatı, mühendislik, çimento ve kimyasalların yanı sıra demir ve çelik de dahil olmak üzere çok çeşitli sanayi sektörlerinde işletmeler kurdu. Bu sektörlerdeki girişimler hiçbir zaman kârlı olmadı ama Meiji döneminin başlarındaki birçok devlet işletmesi, yeni üretim yöntemlerinin öğrenilmesine yardımcı oldu. Kamaishi fırını daha sonra satıldı.
1880'ler boyunca, Japonya’daki ekonomik dönüşüm tüm hızıyla devam ediyordu. Genişleyen pamuklu tekstil endüstrisi ve demiryolu inşaatı temelinde Japonya, dünyanın ekonomik güçlerinden biri ve emperyalist dünyanın bir parçası olmaya çalıştı. Kore konusunda Çin ile yaşanan gerilim arttıkça, özellikle ordu için kendi kendini destekleyen bir demir çelik endüstrisine duyulan ihtiyaç arttı. Bu nedenle hükûmet Asya'nın ilk tam entegre tesisini kurmaya karar verdi: devlete ait olan Yawata Tesisleri.
1891 yılında Japon hükûmeti, Yawate Tesisinin kurulması için Ulusal Diyet’e bir yasa tasarısı sundu. Bu yasa tasarısının arkasında demir ve çelik üretiminin, metalürji ve metal kullanan endüstriler ve askeri güç için kritik öneme sahip olduğu tartışılıyordu. Ek olarak, kamu girişiminin diğer birçok sektöre fayda sağlayacağı da ifade ediliyordu. Muhalefet, kamu finansmanı ve yerli hammaddelerin yeterliliği konusundaki endişelerini dile getirerek tasarıyı defalarca reddetti. Ama bu muhalefet fazla uzun sürmedi. İmparator Meiji, yasa tasarısına doğrudan müdahale etti ve Japonya’daki demir çelik endüstrisinin kurulumunu yönetecek bir komite kurdu. Komitede, 1894 yılında, o zamanlar özel sektöre ait olan Kamaishi işletmelerinde, Japon kokkömürünün ilk kez yüksek fırınlarda yakıt olarak kullanılmasını sağlayan yenilikçi bir kömür harmanlama tekniğini geliştiren metalurji mühendisi Kageyoshi Noro görev yapıyordu.
Noro, demir-çelik endüstrisi ile modern uygarlığın gelişimi arasındaki ilişkiye dair Japonya hükûmeti için bir rapor yazmıştı. Rapor şöyle başlıyordu:
“Çelik, sanayinin anası ve ulusal güvenliğin temelidir. Çelik olmadan endüstri olamaz... Çelik endüstrisinin bir ulusun kaderini belirlediği kabul edilmelidir”1
Yawata Tesisleri kurulmaya başladığında misyonunda beklenmeyen bir değişiklik gerçekleşti. Tesis, o dönem ulusal güvenliği sağlamak için donanmanın istediği şeyleri üretmek için buna uygun bir cephaneliğe sahip olmalıydı. Ama Tarım ve Ticaret Bakanlığı, artan sivil talep nedeniyle Yawata tesislerinin üretimini demiryollarına kaydırdı. Cephanelik hiçbir zaman inşa edilmedi. Tesis 1901 yılında açıldı. Bunun sonucu olarak Donanma, özel sektörle anlaşmaya gitti. Donanma, teknik yardım ve yüksek fiyatlar ödemeyi göze alarak 2 şirketle yatırım anlaşması yaptı. Birincisi, Hokkaido Kömür Madeni Şirketi ve silah/çelik üretimi yapan Vickers Armstrong şirketi. Daha sonra bu şirketlerin yatırımlarını birleştirerek Nippon Steelworks şirketini kurdu. Nippon Steelworks’e ek olarak, Donanma Kobe Works şirketini, Donanma’nın özel üreticisi olarak sınıflandırıp 1909 yılında batmaktan kurtardı.2
Hükûmet Müdahalelerinin Başarısı
1913 yılına gelindiğinde ithalat, Japonya'nın pik demir tüketiminin yarısından fazlasını ve çelik tüketiminin üçte ikisini oluşturuyordu. Yawata fabrikası, Japonya'nın yerli pik demir ve çelik üretiminin yaklaşık dörtte üçünü üretiyordu ve çıktısının yarısı hükûmet demiryolu ve askeriye için kullanılıyordu. Başlangıçta Yawata'da mütevazı ölçekli bir tesis planlanmıştı, amaç sermaye yatırımını sınırlamak, hızlı üretime başlamak ve genişlemeyi Japonya'nın gerekli makineleri üretmeyi ve yabancı teknolojiyi yerel kaynaklara uyarlamayı öğrenene kadar ertelemekti; lâkin çalışmalar ilerledikçe Tarım ve Ticaret Bakanlığı baş mühendisini ve planlarını değiştirdi. Alman mühendisler tarafından tasarlanan Yawata Çelik Fabrikası, ithal edilen Alman ekipmanlarıyla büyük ölçekli bir tesiste 1901'de üretime başladı. Ardından yönetim ve işletme ile ilgili beklenmedik zorluklar yaşandı. Yawata, Japonya'nın en büyük işletmesiydi ve hükûmet işletmesi statüsü esneklik eksikliğini dayatıyordu. İşletme harcamaları, ulusal bütçenin bir parçası olarak Diet'in onayını gerektiriyordu. Ana hedef ticari kârlılıktı; lâkin aynı zamanda ithalat ikamesi ve askeri kendine yeterlilik sağlamalıydı, bu da geniş bir yelpazede özel ürünlerin ekonomik olmayan üretimini zorunlu kılıyordu.
Hammaddeler ve Maliyetler
Hammadde başlı başına bir sorundu. 20. yüzyılın başlarında, demir ve çelik üretimi hammede yoğun bir süreçti ve hammaddeler maliyetlerin büyük kısmını oluşturuyordu. Avrupa ve ABD endüstrileri, cevher ve kömür yatakları sayesinde büyümüştü ama Japonya gibi kaynak fakiri bir ülke daha önce hiç çelik üretimine girişmemişti. Yawata, kömür tüketiminin %50-60'ını sağlayabilecek Futase kömür madenlerin kurulumasını sağladı. Ancak, yerli demir cevheri sağlama planları gerçekleşmedi ve tesis çoğunlukla Çin ve Kore'den ithal edilen demir cevheri ve önemli miktarda pik demir ve kömürle sağlandı.
Yawata için planlanan sermaye maliyeti 10,56 milyon yen ve kapasitesi 90.000 ton ham çelikti; lâkin Yawata'nın çelik üretimi beklentilerin çok altında kaldı: 1901'de 1.700 ton, 1906'da 63.000 ton ve nihayet 1911'de 170.000 ton. 1909'da toplam sermaye maliyetleri 36,9 milyon yene ulaştı; 1910'da biriken işletme zararları 11,1 milyon yen idi. Ana sorunlar arasında koklaşma (coking facilities) tesislerinin başlangıçtaki eksikliği ve ithal edilen çelik üretim tekniklerini öğrenme ve bunları yerel hammadde tedarikine uyarlama süresi vardı.
Demir ve çelik üretiminin kamu tarafından görece kötü yönetilmesi, sektörün ilk gelişim aşamalarında sorunlar çıkmasına neden oldu. Yine de tüm zorluklarına rağmen Yawata, Japon iş dünyası yönetimi için bir model sağladı. Yawata'nın üst yönetimi, Tarım ve Ticaret Bakanlığı tarafından atanan bakanlardan, bürokratlardan ve teknokratlardan oluşuyordu. Yawata, kamu bürokratik deneyimlerinden yararlanarak iyi işleyen, çok fonksiyonlu bir departman organizasyonu sağladı.
Yawata, kamu yönetimi ve girişimcilik açısından nispeten yüksek bir kalite sundu. Yawata, endüstrinin teknolojik lideriydi. Burada çalışmaya başlayan mühendisler ve vasıflı işçiler, daha sonra özel çelik firmalarında önemli pozisyonlara geçtiler veya kendi girişimlerini başlattılar. Yawata'nın başarıları, diğer ilgili sektörlerde, yani madencilik, nakliye, çimento, tuğla ve makine imalatına talep ve eğitim teşviki gibi ek faydalar oluşturdu. Devlet desteği olmaksızın, 1913'te yerli demir ve çelik üretimi çok düşük olurdu.
Japonya, su taşımacılığına dayanarak nakliye masraflarını düşürdü ve nispeten henüz kullanılmamış Asya cevherlerini kullanabiliyordu. Örneğin, Japon hükûmeti, Çinli tedarikçi Han Yeh Ping'den demir cevheri satın almak için Japonya Sanayi Bankası'na büyük krediler vermesini gizlice emretti. Japonya'nın Kore'yi ilhak etmesinden sonra Yawata, Kore'nin demir cevheri madeninin kontrolünü de aldı. Japonya, hammaddele yaşadığı dezavantajını, Asya kaynaklarının düşük maliyet avantajını kullanarak aştı.
Yawata, I. Dünya Savaşı öncesi yıllarda oldukça kârlı hale geldi. Japonya'nın özel çelik üreticileri de başlangıçta zararda olmalarına rağmen, ucuz Hindistan pik demiri ithalatından faydalandılar. Demir üretiminde Japon üretim maliyetleri diğer gelişmiş ülkelere göre hala yüksekti; yine de 1907'den sonra maliyet farkı önemli ölçüde daraldı. Japonya, ulaşım maliyetleri ve 1911'den sonra %15'lik bir tarife ile korundu. Savaş zamanı patlamasında, Almanya ve İngiltere'den ithalat kapandı ve Yawata'nın kârı, birikmiş zararları ve kurulduğundan bu yana yapılan yatırımları karşılayacak kadar yüksek oldu.
Hükûmetin stratejik askeri endişelere dayanarak endüstriyi destekleme kararı, I. Dünya Savaşı'nın gelişiyle doğrulanmış oldu. Japon hükûmeti, modern askeri yetenekler geliştirme amacıyla sanayiye hedeflenmiş yatırımlar yaptı ve bu, demir ve çelik endüstrisinin hızla büyümesini sağladı. Bu müdahaleler, Japonya'nın ekonomik kalkınmasını hızlandıran ve önemli sosyal getiriler sağlayan bir "itiş" etkisi yarattı.
1. Dünya Savaşı ve Sonrasındaki Ekonomik Büyüme
Savaş dönemi (Birinci Dünya Savaşı) , fiyatların hızla artması, yüksek kârlar, büyük ölçekli yatırımlar, teknik ilerlemeler ve birçok küçük ölçekli özel firmanın yanı sıra birkaç büyük firmanın sektöre girmesiyle sonuçlandı. Sektöre yeni giriş yapan firmalar, uzmanlaşmaya katkı sağlayarak endüstri genelinde verimliliği arttırdı. Yawata, çelik üretim tesislerinin ölçeğini uluslararası standartlara uyacak şekilde artırdı ve özel firmalar daha kapsamlı iyileştirmeler yaptı, bu da Yawata'nın teknolojik üstünlüğünü daralttı. En önemli özel çelik işletmeleri, %50'den fazla hisse senedine sahip olan zaibatsu tarafından kontrol ediliyordu. Önde gelen zaibatsu, esasen kapitalist bir piyasa ortamında rekabet etti; lâkin siyasi bağlantıları ve finansal ve yönetsel kaynaklarıyla öne çıktı ve hükûmet tarafından başarıları için ekonomik ajanlar olarak çağrıldı.
1920'ler ve Ekonomik Baskılar
Savaş sırasında nominal ücretler hızla arttı. 1920'ler, iç ve dünya çapında durgunluk, yenin aşırı değerlenmesi, iç piyasadaki değerli maden rezervlerinin sürekli düşüşü ve Japonya'nın yanı sıra önde gelen yabancı hükûmetlerin altın standardına dönme çabaları nedeniyle deflasyonist baskılar getirdi. Yüksek ücretler ve aşırı değerlenmiş yen, demir ve çelik endüstrisinin maliyet rekabetçiliğini kaybetmesine neden oldu. Kömür madenciliği emek yoğun olduğundan, yüksek ücretler yerli kömürün maliyeti üzerinde özellikle büyük bir etki yaptı. Pik demir ithal eden çelik üreticileri, ucuz Hindistan malzemelerinden yeterince faydalandı ve düşük kârlar elde etmeye devam etti.
Hükûmetin Kurtarma Tedbirleri
Maliyet üstünden sağlanan rekabet üstünlüğünün kaybı nedeniyle endüstrinin kurtarılmaya ihtiyacı vardı. Hükûmet kurtarma tedbirleri arasında çelik üzerindeki tarife vergilerinin artırılması (1921 ve 1926) ve pik demir üretimine sübvansiyonlar (1926) yer aldı. Hükûmet ayrıca bankalara, ekonomideki büyük firmalara yeniden finansman sağlama talimatı verdi; Japonya Bankası, bankaları zararlardan koruyarak ve hükûmet, büyük miktarda iskonto yaparak bu süreci destekledi. Koruma, sübvansiyon ve borç yeniden yapılandırması, ithalat tehdidini azaltarak, nispeten verimli yerli firmalara maliyetleri azaltabildikçe artan koşullu kiralar sağladı. Koşullu kiralar, firma yatırımlarını finanse etmek için kullanabilecekleri öz kaynakları yeniledi. Entegre ve pik demir üreticileri yüksek riskle karşı karşıya olduğundan, kazanılan öz kaynaklar, banka kredilerindeki temsilcilik maliyetlerini de azaltarak önemli bir avantaj sağladı.
1926'da Yawata, yarı özel bir şirket haline getirildi ve bütçesi ulusal bütçeden çıkarıldı. 1924 yılına gelindiğinde, tüm pik demir ve entegre üreticiler Mitsubishi veya Mitsui zaibatsu tarafından veya Yawata tarafından satın alınmıştı. Hükûmet tedbirleri, birçok küçük, zayıf firmanın batmasına ve önde gelen firmaların oligopol olmasına neden oldu. Önde gelen firmalar, kazanılan kaynakları daha verimli hale gelmek için kullandılar. Özellikle pik demir operasyonlarında büyük ölçekli yüksek fırınlar, yardımcı ekipmanlar, hammadde ön işlemleri ve yan ürün gazlarının kullanımı gibi yatırımlar yapıldı.
1930'lar ve Altın Standardından Çıkış
1931'de Japonya altın standardını terk etti ve yenin değeri %40 düştü. Bu gelişmeden sonra, çelik maliyeti Almanya’dan ithalat edilen çeliğin maliyetinin altına düştü ve Japon çelik üreticileri oldukça kârlı hale geldi. Kârlar, sübvansiyonların 1934'e kadar devam etmesi, devam eden tarifeler ve 1933'ten sonra döviz kontrolleri ile desteklendi.
Endüstriyel Politika ve Askeri Gelişmeler
1920'ler ve 1930'larda, hükûmet, endüstriyi kontrol altına almak için yeni önlemler getirdi. Bu önlemler kartelleşmeyi teşvik etmekten zorunlu konsolidasyona kadar değişiyordu. 1925 yılında kurulan Ticaret ve Sanayi Bakanlığı, istenilen üretim kapasitesini hayata geçirmek için demir ve çelik kartelleşmesini teşvik etti. Ardından, pik demir ve çeşitli çelik ürün hatlarında karteller oluştu. Karteller, belirli ürünlerin belirli firmalarca daha fazla kullanılmasını sağladı. Ancak, fiyat sabitleme girişimleri 1930 Showa depresyonu ile başarısız oldu. 1934'teki yasalar, kamuya ait Yawata Çelik Şirketi ve beş diğer önde gelen şirketin birleşmesini zorunlu kıldı ve Japon Demir ve Çelik Şirketi kuruldu. Bu şirket, kurulduğunda Japonya'da üretilen pik demirin %97'sinden ve ham çeliğin %56'sından sorumluydu. 1937'nin sonlarına gelindiğinde, Japon demir ve çelik tüketimi ve üretimi askeri hükûmetin kontrolü altına girdi.
Seiichirō Yonekura, The Japanese Iron and Steel Industry: 1850 - 1990 ; Continuity and Discontinuity, 3. Dr., Studies in the Modern Japanese Economy (Basingstoke: Macmillan [u.a.], 1996).
Kōzō Yamamura, ed., The Economic Emergence of Modern Japan (Cambridge, UK ; New York: Cambridge University Press, 1997).